Evlilik nedeniyle iş sözleşmesinin feshedilmesi durumunda kıdem tazminatı hakkı yalnızca kadın işçilere tanınmış bir haktır. Yürürlükten kaldırılan 1475 sayılı yasanın hala geçerliliğini koruyan 14. maddesinde buna ilişkin düzenleme bulunmaktadır.
Bu maddeye göre; "...Kadının evlendiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde kendi arzusu ile sona erdirmesi ... hallerinde işçinin işe başladığı tarihten itibaren hizmet aktinin devamı süresince her geçen tam yıl için işverence işçiye 30 günlük ücreti tutarında kıdem tazminatı ödenir. Bir yıldan artan süreler için de aynı oran üzerinden ödeme yapılır.
Evlilik sebebiyle iş sözleşmesi işçi tarafından feshedildiği için işçi lehine 4857 sayılı İş Kanunu madde 17 hükmü gereğince herhangi bir ihbar tazminatına hükmedilmeyecektir.
Evlenmeden kısa bir süre önce, evleneceğini beyan ederek iş sözleşmesini fesheden işçi kıdem tazminatına hak kazanamayacaktır. Kanun maddesinde açıkça kadının evlendiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde kendi arzusu ile sona erdirmesi gerektiği beyan edilmiştir. Yani henüz gerçekleşmemiş bir evliliğe dayanarak iş sözleşmesinin feshedilmesi mümkün olamayacaktır. Yargıtay'ın yerleşik içtihatlarında da evlenmeden önce yapılan iş sözleşmesinin feshinde kıdem tazminatına hak kazanamayacağı belirtilmiştir.
Evlilik birliği gerçekleştiği andan itibaren 1 yıllık süre başlayacaktır. Bu süre evliliğin gerçekleştiği an yani resmi nikahın yapıldığı zamandır. Dini nikahın yahut düğünün tamamen farklı bir tarihte yapılmış olmasının bu süreye herhangi bir etkisi yoktur. Evlilik sebebiyle iş sözleşmesini feshetmek isteyen işçi dilekçe ile ekinde evlenme cüzdanı fotokopisini de sunarak işverene bildirmek durumundadır. Dilekçesinde açık açık evlilik sebebi belirtilmelidir. Aksi takdirde Yargıtay içtihatları doğrultusunda feshin evlilik sebebiyle olduğu kabul edilmeyecek ve kıdem tazminatına hak kazanamayacağınız gibi ihbar tazminatı da ödemek zorunda kalabilirsiniz.
Evlilik sebebiyle iş sözleşmesini fesheden işçi daha sonraki dönemde farklı bir işte çalışmaya başlayabilecektir. Aksi düşünüldüğü takdirde işçinin çalışma özgürlüğü engellenmiş olacaktır.
Yargıtay'ın yerleşik içtihatları ve dürüstlük kuralı gereğince işçi, boşandığı eşiyle yeniden evlenmesi sebebine dayanarak kıdem tazminatına hak kazanamayacaktır.
"Yargıtay 9. HD. 2010/4176 E. 2010/5420 K.;
Davacı evlilik nedeniyle iş sözleşmesini feshedilmesinden doğan kıdem tazminatı isteminde bulunmuştur. Davalı davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davacı kadının evlendiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde iş sözleşmesini feshetmesi halinde kıdem tazminatına hak kazanılacağı gerekçesiyle istek kabul edilmiştir.
Davacı, davalının aynı eşle boşanıp tekrar evlenmenin hakkın kötüye kullanılması olduğu iddiasıyla kararı temyiz etmiştir. Uyuşmazlık, fesih hakkının kötüye kullanıp kullanılmaması noktasında toplanmaktadır.
Türk Medeni Kanununun 2.maddesine göre; Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kuralına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz. İlk fıkra dürüstlük kuralıdır. Güven ilkesinin dayandığı bir esastır. Hakkın kötüye kullanıldığı yerde hak sona erer. Yargıç görevinden dolayı TMK m.2ye uyulup uyulmadığına görevinden dolayı dikkate almalıdır. Hakkın kötüye kullanılması için temel ölçüt amaca aykırılık ve menfaat yokluğudur. Amaca aykırılık genelde haksız yere hak kazanma, çelişkili davranışlar, ahlak ve sözleşmeye aykırı durumda yararlanma gibi haller sayılabilir. Hakkın kötüye kullanılmasının diğer şekli, korunacak menfaatin yokluğu ya da çok az olması durumunda biçimsel mantığa uyarak hukuken korunmasıdır.
Dürüstlük kuralı sadakat, özen bilgi verme ve açıklama yükümünü geliştirir. Başka bir anlatımda hakların ve borçların kullanımında düzeltici ve düzenleyici işlevi yerine getirir. Sonuç olarak yargıç hakkın kötüye kullanılması durumunda görünüşteki hakkı red etmeli. Gerçek hakkın gerçekleşmesine çalışmalıdır. (Bkz, Akyol, Şener: Dürüstlük Kuralı ve Hakkın Kötüye Kullanılması Yasağı, İstanbul 1995, sh6,8,9, vd)
Somut olayımızda, davacı kocasından 1.11.2004 tarihinde şiddetli geçimsizlikten boşanmıştır. Karar temyiz edilmeden kesinleşmiştir. Boşanma dosya içeriğinde davalı eş boşanma istemine karşı koymamıştır. Dava tek oturumda bitmiştir. Davacı eski eşiyle 5.4.2005 tarihinde yeniden evlenmiştir. Davacı evlilik nedeniyle iş sözleşmesini 11.04.2005 tarihinde fesih etmiştir. Evliliğin kıdem tazminatına hak kazandıran hallerden olduğu tartışmasızdır. Ancak, davacı boşandıktan yaklaşık 5 ay sonra eski eşiyle evlenmiştir. Sözleşmeyi fesh ederek kıdem tazminatını evliliğini gerekçe yaparak yasanın koruduğu himayeden yararlanmak istemiştir. Dinlenen tanık ifadeleri, maddi olgular önünde inandırıcılığı kabul edilemez. Davacı boşanma davasında eşinin kendisini aldattığından söz etmiş davalı karşı çıkmamıştır. Bu davada iş şartlarını gerekçe göstermiştir. Davacı çelişkili davranmıştır. Dürüstlük kuralına aykırı hakaret etmiştir."
Etiketler
Paylaşın
"Evlilik Nedeniyle İş Sözleşmesinin Feshi" adlı makalenin tüm hakları yazarı Av. Arb. Eda Yıldırım İlhan'a aittir ve makale, yazarı tarafından (https://www.edayildirimilhan.av.tr) internet sitesinde yayınlanmıştır. Söz konusu bu makalenin bütünü yazarının izni olmaksızın çoğaltılamaz, Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun olarak makaleye atıf yapılmak suretiyle alıntı yapılabilir.